30 Saniye boyunca gözlerinizi kırpmadan resmin ortasındaki 4 küçük noktaya bakın!..30 Saniye sonra kafanızı geriye yaslayıp gözlerinizi sımsıkı kapatın!Gözlerinizi kapattıktan sonra kafanızın içinde parlak renkli bir daire oluşacak!Bu dairenin içine gözlerinizi kesinlikle açmadan konsatre olup bakın!Gözlerinize ve Beyninize inanamayacaksınız!....
26 Ağustos 2005
İnanılmaz... Ben inanamadım....
Yazan Gamzeli Saat : 12:23 15 yorum mersi :)
10 Ağustos 2005
Temel Fıkralarını Hepimiz severiz değil mi?
Astronot Temel
3 astronot uzaya gidecek.Bunlardan biri alman biri ingiliz biride bizim Temel.Bunlar yıllarca gelmeyecekleri için en önemli ihtiyaclarını sorarlar.Alman bana sarışın,esmer,kumral hatun der.İngiliz bana bol bol içki der.Bizim temel baaa bol bol cigara der.Neyse istekler temin edilip uzaya fırlatılıyorlar.3 astronot aradan yıllar geçiyor geri dönüyorlar.Tabi aileler merakla bekliyor.Önce alman iniyor dalyan gibi alman olmuş iğne iplik.Sonra ingiliz iniyor adam zil zorna sarhoş.Tabiki sıra Temele geliyor.Temel kapıda görünür görünmez bi fırlıyor agzında cigarayla: -"Allahını seven baaa ateş versuuun"
Yunus Temel
Temel ölmüş. Öteki dünyada görevliler listeye bakmış ve Temele: - Ya senin adın listede yok sen bugün ölmeyecektin yanlışlıkla ölmüşsün. Seni tekrar dünyaya göndereceğiz. Ama kurallara göre insan olarak gönderilemezsin. Ancak istediğin bir hayvan olarak dünyaya gönderileceksin. Ne olmak istersin? Temel biraz düşündükten sonra, "Yunus olayım", demiş. Ve anında yunus olarak dünyaya ışınlanmış. Aradan 3 dakika geçmiş ki Temel tekrar öteki dünyaya dönmüş. Görevli sormuş: - Ne oldu ya?.. Biz seni şimdi gönderdik niye geldin? Temel masum bir şekilde cevaplamış: - Yüzme bilmiyorum, boğuldum...
Temelin Vasiyeti
Yolculuktan dönen Idris, kahvede oturanlara sordu : - Yahu pizum Temel nasil öldi? - Kalpten cittu, dediler. - Vasiyetu filan var miydu? - Var idu. "Beni denize gömün" demis idu. - Cömdünüz mü? - Cömdük amma, mezarinu kazarken çok kayip verduk...
Temel uçakla Trabzona gidecekmis. Oturmus bir yere rasgele... Asil yer sahibi gelmis; Yer sahibi: Beyfendi burasi benim yerim kalkarmisiniz? Temel: Hayir Yer sahibi : Beyfendi burasi benim yerim kalkin Temel: Hayir Yer sahibi gider hostese basvurur. Hostes: Beyefendi burasi sizin yeriniz degil kalkarmisiniz lütfen Temel: Kalkmam Hostes çare bulamayinca kaptana basvurur. Kaptan, Temel'in kulagina bisey fisildar ve Temel gecer arka tarafa oturur. Herkes hayret etmis biz bu kadar ugrastik kalkmadi acaba Kaptan nasil kaldirdi bunu. Dayanamayıp sormuslar kaptana: Kaptan: -Dedim ki Burasi Trabzon'a Gitmez.
Temel Mike Tyson ünvan maçiBir gün Temel Mike Tyson ile ünvan maçina çikmis. Daha ilk yumrukta Temel nakavt olmus.Hakem bir, iki, üç dört.. sayarken menajeri Temel'in kulagina;-"Sakin dokuzdan önce kalkma" demisTemel hafifden gözlerini aralayarak menajerine;-"Saat kaç?"
Yazan Gamzeli Saat : 16:26 5 yorum mersi :)
9 Ağustos 2005
"Şimdi Canım Tatile gitmek istedi Yaaa"
Simdi sen isyerinde falansindir. Yanagina elin dayali sikilmaktasindir.Ya da gazeteyi almis tersyüz etmektesindir sikintiyla. Haklisin. Evet haklisin:Gitmeli buralardan. Gitmeli!
Denizin betonlar içine sikistirilmadigi yerlere gitmeli.
Gökyüzünün sokak araliklarina bölünmedigi, "Kesintisiz Gökyüzü Diyarlarina" gitmeli.
Küçük bir çantayla, her seyi evde unutarak,
kisa dönemli mülksüzleserek,hafifleyerek denize inmeli.
Sabaha karsi bir gün bir arabaya atlayip, hizla yola çikmali.
Dag yollarinda çesmelerde durup sulari dirseklerden akitmali, boynu islatmali,
islak islak rüzgârda durmali. Ilk kir kahvesi, bir yolculuk sürprizi olarak,
civarin en güzel kahvaltisini hazirlayan yer olmali.
Domates günesi kizil yansitirken, salataliklar insanin içini genisleten kokusuyla kitirdarken tepenizdeki agaçtan yapraklar düsmeli tahta masaya.Sehrin naylonlu ekmeklerinden degil, kol içi gibi beyaz ve yumusak ekmeklerden getirmeli bir yasli, güleç kadin durmadan.
Yumurtanin sarisi gün batiminin seker rengi gibi aniden ortaya çikivermeli. Cemal Süreya'nin dedigi gibi:"Kahvaltinin mutlulukla bir ilgisi olmali."***Sonra kekikli yollardan, dikenlerin üzerinde circir böceklerininuyuklatan seslerinden geçmeli. Tuhaf tabelalara, komik kamyon arkasi yazilarina gülünmeli. Gevsek gevsek yol alinmali.
Yol su gibi akmali, sehir üstünüzden basinizdan su gibi... Akita akita iyice temizlenince beyaz boyali birpansiyona varmali. Sabun kokmali çarsaflar.Her seyi öylece birakip, plansiz programsiz denize "cup!" diye dalmali.Cup!Denizin altina bakmali. Denizin dibinde güler misiniz siz?
Baliklar yanaginizdan geçince, yosunlar ayaklarinizi gidiklayinca veya akliniza simdi sehirde olmadiginiz, tam burada oldugunuz gelince...
Gülümseyin. Sanki denizin dibinde yasiyormussunuz gibi oluyor, nedense.
Bir de söyle tam dipteyken yüzünüzü suyun yüzüne döndürmeli.
Denizin dibinden günese baktiniz mi hiç siz? Insan gümüsbaligi gibi oluyor, nedense.Pansiyon sahibi aksama ahtapot salatasiyla, zeytinyagli iç bakla yapmali.
Sarmisakli yogurdun üzerine, nese olsun diye iki damla zeytinyagi dökmeli.
Nereden bulmussa sakiz rakisi almis olmali. Çam kokmali içiniz; orman gibi bir sey olmalisiniz.
Eski bir radyo açik olmali. Müzeyyen Senar "Kapildim gidiyorum bahtimin rüzgârina" sarkisini söylemeli.
Bütün sevdiginiz sarkilar art arda gelmeli, ayikken asla anlatamayacaginiz o büyük coskulu hüzün basmali gögsünüze.
Iki satir bir yere not almak gelmeli içinizden.
Sanki peçeteye bir seyler karalarsaniz bugünü hep elinizde tutabilecekmissinizgibi. Öyle tuhaf bir sey yani.
Yataga tüy gibi düsmelisin sonra. Uyudugunu bilmemelisin.
Rüyana baliklar girmemeli; sen rüyanda kendini bir balik olarak görmelisin.
Ertesi gün daha kim bilir neler yapacaksin? Uyurken sanki bu yüzden acele edersin.
Uyandiginda ise bir an durursun kalkmadan önce, denizin sesini dinlersin."Buradayim" dersin, "Tam burada!" öyle kendi kendine gülersin.
Yazan Gamzeli Saat : 16:39 2 yorum mersi :)
4 Ağustos 2005
Alın size bir Temel Fıkrası :)))
Adam, korkunc bir kazada kulaklarinin ikisini birden kaybetmistir. >Bu alisilmadik durum onu oldukca hassas ve alingan bir kisi yapmistir. Kaza sonucu sigorta sirketinden aldigi rekor tazminat acisini oldukca hafifletmis ve ona her zaman hayalini kurdugu isini kurma olanagi vermistir. >Gider, ve gelismekte olan kucuk bir bilgisayar sirketini satin alir. Ancak >hic yoneticilik deneyimi olmadigini gorur ve birini ise almaya karar verir. >Uc tane aday secer ve her biriyle tek tek gorusur. >Ilk aday oldukca iyidir ve adam onu sevmeye baslar. Derken adaya >sorar, >"Bende alisilmadik birsey goruyormusun?" Adam yanitlar, "Eger onu kastediyorsaniz,kulaklariniz yok." Adam uzulmustur, derhal adayi odadan kovar. >Ikinci aday,birinciden de iyidir. Konusmanin devaminda adam ayni soruyu ona >da sorar, "Bende alisilmadik bir durum goruyormusun ?.." >Aday, "Evet" der,"Kulaklariniz yok!".Adam uzgun ve kizgin,onu da disari atar. >Derken sira ucuncu adaya gelir. Ucuncü bizim Temel... Tumunden de iyidir.Butun sorulara mukemmel yanitlar verir. >Adam heyecanla sorar, "Bende, alisilmadik bir durum göruyor musun?" Temel, "Evet, kontakt lens kullaniyorsunuz." der. >Adam iyice heyecanlanmistir,"Cok iyi! bu senin zeki biri oldugunu gosterir, >nasıl anladin?". >"Ula çok basit" der Temel..."Kulaklarin olsaydi gözlük takardin!"* >
Yazan Gamzeli Saat : 11:16 7 yorum mersi :)
Bir Fıkra :))
Sakıp Sabancı'ya bir gün demişler ki:"Ağa bu dünyada her şey senin için güllükgülistanlık. Nereye baksak her taraftasenin şirketleri, fabrikaları görüyoruz. MarSA, YünSa, LasSA, ToyotaSA... Burada işin iş. Ya diğer tarafta ne olacak, orada ne yapacaksın, nasıl kurtulacaksın zebanilerden?.."
Sakıp Ağa gülmüş:"Merak etme, öte yanda da işimiz sağlam. Bir tarafımızda iSA, diğer tarafımızda MuSA..."
Yazan Gamzeli Saat : 11:12 5 yorum mersi :)
AĞUSTOS KUŞLARI
Ağustos Kuşları
Derin, saf, mavi bir gökyüzünde kara noktalardan oluşmuş kıpırtılı kara bir yumak helezonlar çizerek dönüyor.Onlara bakıyorum.Bir ucundan katılan kalabalık ve karışık siyah noktalarla büyüyen yumak diğer ucundan zarif ve düzenli bir ok gibi çıkarak maviliğin içlerine doğru uçuyor.Gidiyorlar.Onlara bakıyorum.Garip bir hüzünle bakıyorum onlara.Bir şeyin bittiğini söylüyorlar bana.Başka bir şeyin başlayacağını da.Onlar gittikten sonra bir zaman boş kalacak o saf mavilik.Bilmediği bir şeyi özler gibi bomboş bekleyecek.Ayrıldığımız sevdiklerimizle, buluşacağımız ve henüz kim olduklarını bilmediğimiz seveceklerimiz arasındaki o kederli, yalnız ve yalnızlığında gizli ümitlerle beklentiler taşıyan boşluk.Uzaklaşanları görüyoruz, anıları taze.Tanıyoruz gidenleri.O berrak mavilik bir zaman sonra yeni kuşlar bulacak, ışıkları değişecek, bulutları, yağmurları, sonbaharla şeffaflaşmış güneşleri olacak.Yaşanmış olanlardan kopmak zor.Yaşanacak olanları beklemek heyecanlı.İkisinin arasında, derin ve yalnız bir gökyüzü gibi hüzünlü bir boşluk var.İçinden geçilmesi en zor olan zaman.Kendi boşluğuyla daralmış o kederli ruh nasıl da gidenleri yakalamak, geçmişe tutunmak ister.Nasıl da hüzünle bakar gitme vakti gelenlere.Ne çok insan, böyle bir kederli boşlukta, geleceği beklemeye sabrı ve gücü yetmediğinden yanlış bir karar verip geçmişi yaşatmaya çalıştı.Halbuki kural ne kadar açık.Gitme vakti gelen gidecek.Boş bir gökyüzü gibi gelecek olanları bekleyeceksin.Kederle, hüzünle ve sabırla.Gitmenin bir mevsimi var.Gelecek olanları karşılamanın bir mevsimi.Bir mevsimi var boş bir gökyüzü gibi beklemenin.Gidenleri biliyoruz.Sesleri, fısıltıları, kokuları, gülüşleri ne kadar da tanıdık, ne kadar yakın.Bize değdikleri yerleri kopartacaklar giderken.Kopmanın sancısını duyacağız.Kuşlarını yitirmiş bir gökyüzü gibi kendi acısıyla yankılanacak içimiz.Bir zaman, sonsuza dek öyle bomboş kalacağından korkacak.Sonra tek tük yeni kuşlar gelecek.Sonra değişik ötüşleri olan dağınık sürüler.Bulutlar, yağmurlar, yeni ışıklar, şeffaflaşmış güneşler.Gelecek olanları tanımıyoruz.Yüzleri nasıl, sesleri nasıl, kokuları nasıl bilmiyoruz, üzülünce nasıl bakıyorlar, sevinince nasıl, bilmiyoruz.Yeni gülüşlere alışacağız. Yeni dokunuşlara.Sözcüklerin bir başka biçimde söylenebileceğini de göreceğiz. Şu anda hiç tanımadığımız bir beden birkaç ay sonra sıcak bir sokulganlıkla yanımıza uzandığında, bir yabancıdan bir sevgili yaratan bu tabiata şaşacağız.Giden kuşlara bakıyorum hüzünle.Süzülerek uzaklaşıyorlar.Gitmenin bir mevsimi var.Gelecek olanları karşılamanın bir mevsimi.Bir mevsimi var bomboş bir gökyüzü gibi beklemenin.Niceleri, bomboş bir gökyüzü gibi durmanın azabına dayanamadığından gidenleri yolundan döndürdü.Ölü kuşları oldu onların.Ölü kuşlarla doldu mavilikleri.Derin, saf, boş bir gökyüzü gibi kederle durun.Gelecekler.Yeni sesleri, yeni kokuları, yeni dokunuşlarıyla gelecekler.Sözcüklerin başka türlü söylenebileceğini de öğreneceksiniz.Her kederden bir ümide kapı açan bu tuhaf tabiata şaşacaksınız.Unutmayın, gitmenin bir mevsimi var.Gelecekleri beklemenin bir mevsimi.Bir mevsimi var bomboş bir gökyüzü gibi durmanın.Gelenler, sadece beklemesini bilenlere geliyor.Bekleyin...Gelecekler.
Ahmet Altan
Yazan Gamzeli Saat : 11:01 0 yorum mersi :)
2 Ağustos 2005
Halil İbrahim bereketi nereden gelmiş bir bakalım!!!
Büyük din ve bilimadamlarindan Ulu Arif Çelebi......anlatiyor
Yazan Gamzeli Saat : 15:53 1 yorum mersi :)
"BJK" derim başka bişey demem bennnnn...
İşte BJK 'li olmanın ayrı bir güzelliği var...Birazda spordan bahsetmek istedim...Gerçi ben bayan olduğum için spordan bahsettimmi şaşıranlar çok oluyor ama ne yapayım kardeşim ben seviyorum BEŞİKTAŞ' ı :) bahsetmesine de bayılıyorum...
Çalıştığım yerde ise BEŞİKTAŞ'lı olmayanları işe almamaya karar verdim :) ki benim bu düşüncemi Ufuk Bey çok iyi bilir...Öyle değil mi Ufuk Beyyyy :)
Yazan Gamzeli Saat : 15:31 11 yorum mersi :)
1 Ağustos 2005
İşte CAN YÜCEL'den !!!
Yazan Gamzeli Saat : 15:28 1 yorum mersi :)